2. Mısırlılar, eskiden yaptıkları haksızlıklara
karşın Kendilerine hiç bir zarar vermedikleri için Onlara teşekkür
ettiler, Geçmiş kötü niyetleri içinbağışlanmayı dilediler.
3. Karanlığa karşı sen milletine Sütun biçiminde parlak bir
alev verdin, Bu alev bilinmeyen yolculuklarında onlara
kılavuzdu, Büyük bir istekle göçlerinde ılımlı bir güneş olacaktı.
4. Ama öbürleri, ışıktan yoksun kalmayı Ve karanlığa
tutsak olmayı gerçekten hak etmişlerdi, Çünkü senin çocuklarını
tutsak etmişlerdi. Onların sayesinde yasanın sönmez ışığı
dünyaya verilecekti.
5. Onlar kutsal kişilerin çocuklarını öldürmeye karar vermişlerdi,
Ölmesi için bırakılan çocuklardan yalnızca biri kurtarılmıştı. Onları
cezalandırmak için binlerce çocuklarını yok ettin, Fırtınalı dalgalarda onların
tümünü öldürdün.
6. O gece atalarımıza bildirilmişti. Böylece ne gibi yeminlere
güvendiklerini görünce, Kıvanç duyup yürekli olacaklardı.
7. Senin milletin bunu bekliyordu, Erdemli kişilerin kurtuluşunu Ve
düşmanlarının ortadan kalkmasını.
8. Çünkü bir yandan düşmanlarından öç alırken Bizi kendine
çağırarak yücelttin.
9. Saygıdeğer kişilerin inançlı çocukları Gizlice kurban kestiler*,
Bir arada bu tanrısal antlaşmaya vardılar: Bütün kutsallar iyilikleri ve
tehlikeleri paylaşacaktı. Çabucak atalarının ezgilerini okumaya başladılar.
*Burada sözü edilen Yahudilerin Fısıh Bayramı ve bayramda kurban olarak kesilen kuzudur. Kurban evin içinde kesilirdi.
*Burada sözü edilen Yahudilerin Fısıh Bayramı ve bayramda kurban olarak kesilen kuzudur. Kurban evin içinde kesilirdi.
10. Düşmanlarının uygunsuz bağırmaları yankılandı, Çocukları için
ağlayanların acıklı sesleri duyuldu.
11. İster efendi ister köle aynı cezayla karşılaştılar, İster kral,
ister halktan biri özdeş şeyi yitirdiler.
12. Tümü sayısız ölü verdi, yok olanlar özdeş biçimde ölmüştü.
Onları gömmek için yaşayanların sayısı yeterli değildi, Çünkü soylarının en
seçkin kişileri bir anda yok olmuştu.
13. Onlar büyülerinden başka hiçbir şeye inanmıyorlardı, Ama ilk
doğan çocukları ölünce Bu ulusun Tanrı'nın çocukları olduğunu onayladılar.
14. Sessizlik ve durgunluk tüm çevreyi kaplayınca Ve gecenin yarısı
geçip gidince,
15. Göklerden, görkemli tahtından güçlü sözün hızla yayıldı, Güçlü
savaşçı kötü yazgısı olan bu toprağın yüreğine sıçradı. Senin belirli buyruğunu
keskin bir kılıç gibi taşıyor,
16. Öylece duruyordu ve evrene ölüm saçtı, Başı göğe değiyordu, ama
toprakta yürüyordu.
17. Çabucak düşler ve tiksindirici görüntüler Onları korkutup
çaresiz bıraktı, Beklenmeyen korkular onları etkiledi.
18. Hızla yere atıldılar, Kimi orada, kimi burada, yarı ölmüş bir
durumda, Neden öldüklerini herkese bildirdiler.
19. Çünkü onları tedirgin eden düşler Neden öleceklerini onlara
önceden bildirmişti, Niçin güçsüz kaldıklarını ölmeden önce anlamaları için.
20. Ama erdemli kişiler de ölümle karşılaştı, Sahrada büyük bir
halk yığını güçsüz kaldı. Ancak bu öfke uzun sürmedi,
21. Çünkü erdemli bir kişi* Onların davasını desteklemek için
acele etti. Kutsal görevinin silahlarını kullanarak, Dua etti ve kefaret etmek
için buhur yaktı, Öfkeye karşı koydu ve felakete son verdi, Böylece gerçekten
kulun olduğunu göstermiş oldu. *Burada sözü edilen kişi Harun'dur.
22. Acı yıkımı önledi, bunu kol gücüyle Ya da silah gücüyle
başarmadı, Ama cezayı vereni sözleriyle yendi, Atalara verilen antları ve
antlaşmaları anımsattı.
23. Şimdiden cesetler yığılmıştı, Ama o kişi araya girip öfkeyi
geri çevirdi, Yaşayanlara yaklaşmasını engelledi.
24. Çünkü dalgalanan cüppesi tüm dünyayı, Dört sıra oluşturan
taşlar ataların ünlü isimlerini Ve başındaki taç da senin ululuğunu
simgeliyordu.
25. Yok eden güç irkildi, çünkü bunlardan korkuyordu, Öfkenin bir
nebzesi yetmişti.